Atalarımızdan günümüze kadar ulaşan, belirli bir yargı içeren, söyleyeni belli olmayan düz konuşma içinde kullanılan sözlerdir.
- Kalıplaşmış sözlerdir, atasözlerini oluşturan sözcükler eşanlamlılarıyla dahi değiştirilemez.
- Kısa ve özlü sözlerdir. Az sözle çok anlam ifade ederler.
- Atasözü bir kültür öğesidir.
- Yaşam coğrafyaları birbirine yakın milletler kültür öğrelerini paylaştıkları için atasözleri millerler arasında ortaklık veya benzerlik gösterebilir. Örneğin Türk atasözleri ile İran atasözleri pek çok yönden benzeşirler.
- Tecrübelere ve gözlemlere dayanırlar, bazen âdet ve gelenekleri ifade ederler
- Çoğu mecazlıdır.
- Anonimdir(söyleyeni belirsiz) ve edebî tür özelliği gösterir.
- Genel bir yargı bildirir.
- Öğüt verme amacı taşır.
Şunu unutmamalıyız. Her atasözünün ortak bir amacı vardır: İnsanlara doğru yolu göstermek. Bu yüzden her atasözü mutlaka bize öğüt verir. Deyimler ile atasözlerinin temel farkı budur. Ayrıca atasözleri birer cümle halindedir; yani yargı belirtirler.
Örnekler :
- At ölür meydan kalır, yiğit ölür şan kalır.
- Aç koyma hırsız olur, çok söyleme yüzsüz olur, çok değme arsız olur.
- Böyle gelmiş, böyle gider
- Çocuğa iş buyuran, ardınca kendi gider.
- Damlaya damlaya göl olur.
- Dost kazan dost; düşman anadan da doğar.
- Eden bulur.
- Geniş gününde dar gezen, dar gününde geniş gezer.
- Göz görmeyince gönül katlanır.
- Herkes kaşık yapar ama sapını yapamaz.
- Her şey incelikten insan kabalıktan kırılır.
- Mart kapıdan baktırır, kazma kürek yaktırır.
- Üzerine laf düşmedikçe konuşma.
- Vakitsiz açılan gül çabuk solar.
- Bağa bak üzüm olsun, yemeye yüzün olsun.
- Çıkmadık candan, umut kesilmez.
- Canı kaymak, isteyen mandayı yanında taşır.
- Danışan dağı asmış, danışmayan düz yolda şaşmış.
- Tırnağın varsa başını kaşı.
- Tok ağırlaması güçtür.
- Lafla peynir gemisi yürümez.