Bölüm 1: Oyun Nedir? Konusu Ders Notları - Konu Özeti

-A A +A
Çocuk ve Oyun - Oyun Dağarcığı Geliştirme - Oyun Nedir?

Oyun Nedir?

Çocuk; masum, duyarlı, bağımlı, meraklı ve gelişimi devam eden bir insan yavrusudur. Çocukluk çağı ise, doğumla yetişkinlik arasında geçen, insanların yaşarken farkına varamadığı olağanüstü gelişim öbeklerini barındıran bir evredir. Çocuk bu sihirli dönemi oynayarak, keşfederek ve öğrenerek geçirirse mutlu olur; bu da gelecekte mutlu bireylerin oluşturacağı bir toplum demektir [1].

Gelişim sürecinde çocuk ve oyun kavramlarını birbirinden ayırt ederek tanımlamak mümkün değildir. Oyun ile gelişim arasında sarmal bir ilişki bulunmaktadır. Oyun çocuğun gelişimini yansıtan bir ayna olduğu gibi; aynı zamanda gelişimi destekleyen bir yanı da bulunmaktadır [2]. Bebeğin doğumuyla insan yaşamına giren oyun, büyüme gelişme sürecinde de insanın gelişimine eşlik eder. Örneğin, ses taklitleriyle başlayan oyun gelişimi çocuğun dil gelişimindeki ilerlemeyle birlikte şarkılı oyunlara dönüşür. Çocuğun büyüme ve gelişim serüveninde oyun da çocukla birlikte büyür ve gelişir. Oyun; çocuğun işittiği, gördüğü ve merak ettiği her şeyi deneyimleyebildiği bir laboratuvar olarak tanımlanabilir [3]. Çocuk, oyun içerisinde kendiliğinden gelişen bir öğrenme süreci içine girer. Yardımlaşma, iş birliği yapma, bilgi edinme ve yaşam rollerini yaparak yaşayarak kazanır ve pekiştirir [4].

Oyunun insan hayatını hatta insanlık tarihini etkileyen bir kavram olduğu bilinmekle birlikte tam olarak ne olduğu ve neyi karşıladığı konusunda kesin ve ortak bir tanım bulunmamaktadır [5]. Çünkü oyun; bireyin yaşına, kültürüne ve oyun türüne göre farklılaşır [6].

Türk Dil Kurumu tarafından yapılan tanıma göre oyun yetenek ve zekâ geliştiren, belli kuralları olan ve iyi vakit geçirmeye yarayan eğlence olarak tanımlanır [7].

Oyun, dışarıdan hiçbir müdahale olmadan çocuğun kendi isteğiyle giriştiği tüm eylemlerdir ve çocuğun hayatının önemli bir kısmını kaplar [8]. Çocuğa kendi istek ve amaçları doğrultusunda hayata hazırlanılabilme özgürlüğü sunar [4].

Çocukların en çok oynadıkları oyunlar incelendiğinde genellikle çevrelerinde gördükleri yaşamı taklit eden ögeler içermektedir [9]. Çünkü oyun ile çocuk içinde bulunduğu çevreye uyum sağlamayı öğrenir. İnsan olmanın da temel özelliklerinden biri bulunduğumuz koşullara kolayca adapte olmaktır. Oyun bu kazanımı ile çocuğu hayata hazırlar. Binbaşıoğlu’nun 1997 yılında çocuk oyunlarını gözlemleyerek sınıflandırdığı araştırmasında en çok oynanan oyunun evcilik olduğu ortaya koymuştur [10].

Oyun ifadesi eğlenceli olmakla beraber, kişiden kişiye farklı hisler uyandıran göreceli bir kavramdır. İçerisinde kural olsun ya da olmasın, belli bir amaca yönelsin veya yönelmesin her durumda çocuğun zevk alarak katıldığı yaşamı deneyimlediği ve eğlenirken hayatı, hayat için gerekli durumları öğrendiği bir eylemdir.

Çocukluk ve yetişkinlik kavramlarını kesin çizgilerle ayırabilsek de, yaş üzerindeki sayısal artış insanın oyunla olan bağını kopamaz. Sadece oyun olarak adlandırılan eylemlerin şekli ve süresi değişir ancak oyun hep vardır, var olacaktır. Bu ilişki içerisinde ters bir orantı görülmektedir; insanın yaşı küçüldükçe oyuna ayırdığı zaman artarken; yaşı büyüdüğü zaman oyun için gerekli zaman azalır. Burada bir doyum, haz duygusu da etkileyici faktördür.

Yetişkinler bazen oyunun içinde olduğunun farkında olmadan oynarlar; komşularla misafircilik, gereksiz yere marangoz işleri ile uğraşmak hatta bazen ayna karşısında geçen dakikaların oyuna benzer faaliyetler olduğu unutulmaktadır. Belki de bu sebepten yetişkinlik tarafından bakıldığında oyun gereksiz bir boş zaman faaliyeti olarak görülmektedir. Günümüzde çocukların yolunun oyunla en çok kesişmesi gereken yer olan okul öncesi eğitim kurumları bile güncel baskıların altında oyundan çok akademik faaliyetleri önemsemektedir. [11]

İnanması çok zor olsa da, henüz 4 ya da 5 yaşında stres ve tükenmişlik belirtileri gösteren çocuklar bulunumaktadır. Bunun sebebi, ebeveynlerinin ve öğretmenlerinin onların eğitsel ihtiyaçları hakkında yanılmaları olduğu düşünülmektedir. Bu çocukların bazıları oyun oynamayı unutacak kadar yanlış bir eğitim bile görebiliyorlar. Bir okul yöneticisinin anlattığına göre çocukların velilerinin çoğu, çocuklarını mevcut olan bütün derslere [iki yaşına gelir gelmez] yazdırmaları gerektiği fikrine “tav olmalarıdır”: Jimnastik, sanat, yüzme, dans, piyano, keman vs. Bu çocuklar haftada en az beş gün boyunca sadece anaokuluna gitmekle kalmıyor [hem de aşırı yapılandırılmış olan] aynı zamanda bu “zenginleştirme” derslerine de gitmeleri isteniyor.

Oyun çocuğun yaşamında hayati öneme sahip fiziksel ihtiyaçları [ beslenme, nefes alıp verme] kadar önemlidir. Çocuklar her zaman zevkle ve istekle oyun oynarlar [12].

Çocuk oyunlarını etkileyen faktörler; kültür, yaş, cinsiyet, sosyoekonomik düzey, iklim, gelişim düzeyi, televizyon ve internet olarak sıralanabilir [9].

Çocuklar Neden Oynar?

Oyunu tanımlamada karşımıza çıkan farklı görüşlerin cevabını aradığı temel soru budur. Çocuklar neden oynar? Eğitimciler, halkbilimcileri, sosyologlar, psikologlar vb. birçok alan bu soru ile ilgilenmektedir.

Çocuk sadece kendisini oyalamak ve mutlu etmek amacıyla oynamaz. Doğumla birlikte gördüğü, duyduğu, dokunduğu, tattığı ve kokladığı her uyaranın yeni olduğu, keşfedilmeyi bekleyen dünyayı oyun içinde, oyun aracılığıyla deneyimleyerek öğrenir.

Piaget zekâ terimini “çevreye uyum sağlama yeteneği” olarak tanımlamaktadır. Oyun çocuğun çevresini tanımasını kolaylaştıran, uyum sağlamasına yardım eden bir faaliyettir. Çocuk bulunduğu ortama uyum sağlamak için oyun oynar.

Erken çocukluk evresi insan yaşamının gelişimsel olarak desteklenmesinde en kritik dönemidir. Gelişimsel süreçte belirli beceriler belirli uyarımlar olmadığı takdirde bireylerde gelişme gösteremez. Kritik dönem olarak adlandırılan bu dönemler gelişim için hayati önem taşır. Örneğin; özellikle yaşamın ilk 48 ayının beyin gelişiminde kritik dönem olduğu ve hareket etmenin öğrenmeyle bağlantılı olduğunu ortaya konmaktadır [13]. Oyun bir eylem hâli olma özelliği ile kritik dönemler için en uygun uyarıcıları sunar. Çocuğun duygusal, zihinsel, fiziksel, dil ve sosyal gelişimlerine ayrı ayrı katkılar sağlar. Gelişim sürecinde bir ihtiyaç olduğu için oyun oynar.

Oyun canlıların türe özgü davranışlarını devam ettiren bir öge olma özelliğine sahiptir. Kız çocukları annelik içgüdüsü ile evcilik oyunlarında anne olmayı denerken; yavru kedilerin ileride fare yakalama yeteneklerini deneyimlediği küçük toplarla oynamaları buna örnek olabilir. İçten gelen bir dürtüdür.

Oyun özgürlük demektir, oyun kendilerinin yönetip oynadığı bir kurgudur. Gerçekler hayal ile değişebilir olur ki buda çocuğun oyundan haz duymasını artırır. Amos Commenious “Hiçbir çocuk zorla oyun oynayamaz.” sözüyle çocuğun özgür olma isteğini ortaya koymuştur.

Çocuklar neden oyun oynar? Freud’a göre; çocukluk yılları boyunca çocukların büyüme ve yetişkinlerin yaptığını yapma şeklindeki tek istekle güdülüyor olmasındandır. Bu istek onların tüm oyunlarının da güdüsüdür [14].

Oyun, insan hayatının hemen her evresinde var olan bir etkinlik olmakla birlikte çocuk için basitçe iletişim kurabileceği en kolay yoldur. Özellikle hayatın ilk yıllarında çocuğun yaşadığı dünyayı tanıması kıskançlık, mutluluk kırgınlık, iç çatışmalarını, hayallerini ve düşüncelerini ifade edebilmesi için en uygun “dil” olarak kabul edilmektedir. Bir araya gelen iki küçük çocuk, daha birbirinin adını öğrenmeden oynamaya başlar. Çünkü oyun iletişim kanalıdır.

Oyun Üzerine Görüşler

Çocuğun oyunla olan ilişkisi üzerine farklı fikirler vardır. Temelde oyun kavramını açıklamaya çalışan düşünürler/eğitimciler farklı ve ortak noktalar ortaya koymuştur.

Lazarus’a göre oyun, kendiliğinden ortaya çıkan, belli bir amacı olmayan ve insanı mutlu eden bağımsız bir aktivitedir [16].

Monteigne ise oyunu, çocukların en gerçek uğraşları olarak tanımlamıştır. Çünkü çocuk hayatı oyun olarak algılar, nasıl bir anne için hayat çocuk sınava girecek bir öğrenci için sınav soruları ise çocuk için de sadece oyundur. Uyanıp gözlerini açtığı andan uykuya geçene kadar günlük faaliyeti oyun oynamaktır, arada yemek yemek, tuvalete gitmek gibi angarya işlere de zaman ayırır. Oyununa engel olacak her türlü duruma karşı çıkar.

Montessori’ye göre oyun çocuğun işidir.

Pestalozzi için oyun, doğuştan gelen bir içgüdüdür. Bütün hareket eylemlerini oyun olarak tanımlar, çocuğun hareketli olmasını da oyuna bağlar [17].

Piaget’e göre oyun dış dünyadan alınan uyaranları özümleme ve uyum sistemine dönüştürebilme yoludur [18].

Freud oyunu psikanalitik açıdan tanımlayarak korkuları, iç çatışmaları engelleyerek sosyal problemlerin üzerinden gelebilme yolu olduğunu bildirir [19].

J.J. Rousseau oyununun içgüdüsel olduğunu ve kendiliğindenlik özelliği ile öğrenmeyi beraberinde getirdiğini savunur [20].

Caillois ‘ e göre (1958) oyun, serbestçe kabul edilmiş, fakat bağlayıcı olan kurallara göre belli bir alan ve zaman süreci içinde sürdürülen gerilim ve eğlence duygularını içeren, gerçek hayattan farklı olduğu bilinci ile yapılan gönüllü bir hareket ya da faaliyettir.

1837 yılında ilk anaokulunu açan Froebel oyunu çocukluk dönemindeki gelişim olarak tanımlamıştır [20].

Platon ise oyunu çocuğun hayatında doğal olarak var olan rehber şeklinde nitelendirilmiştir [2].

Huizinga, homo ludens tanımıyla insanı oyun oynayan bir varlık, oyunun hayatın vazgeçilmez bir parçası olduğunu belirtir. Dışarıdan bakıldığında özgür bir eylem olan oyunun, oyuncu açısından çok sıkı kuralları olduğunu; çocuğu içinde bulunduğu hayattan çıkarıp, başka bir hayat deneyimine ulaştıran bir faaliyet olduğunu vurgular [21].

Gazali’ye göre oyun çocuğu dinlendiren, zihnini yenileyerek öğrenme potansiyelini artıran bir kavramdır [13].

Oyunu işlevsel olarak ele alan Mevlana “oyun aslında akıldadır; çocuk ancak oyunla akıllanır.” düşüncesindedir [5].

Oyunun Özellikleri

Oyun tanımlarından yola çıkarak oluşturulan özellikler [20]:

  • Oyun zoraki değildir ve çocuğun yaratılışına göre harekete geçer.
  • Oyun sembolik, anlamlı ve değişime açıktır.
  • Oyuncular oyunda aktif rol alır.
  • Oyunun kuralları vardır.
  • Oyun zevklidir.

Oyun sorumluluk isteyen bir kavramdır; ilginç ve önemli kuralları, özellikleri kapsar. Salen ve Zimmerman’a (2004) göre ise oyunların özellikleri şu şekildedir[22]:

  • Her oyun sistemlerden oluşur.
  • Oyuncu/oyuncular oyun içerisinde aktif olarak rol alır.
  • Oyunlar gerçekliğin birer yansıması olsalar da en önemli özellikleri yapay olmalarıdır.
  • Oyunda güçlerin mücadelesi vardır. Mücadele farklı şekillerde karşımıza çıkabilir. İşbirliği, yarışma, sistemle teke-tek oynama, sosyal mücadele bunlardan bazılarıdır.
  • Oyun kuralları olan bir eylemdir.
  • Oyunların ölçülebilir çıktıları vardır.

Caillois’e göre oyunun altı değişmez özelliği vardır:

  • Serbestlik, oyun özgür bir faaliyettir.
  • Sınırlılık, önceden belirlenmiş alan ve zaman sınırları vardır.
  • Belirsizlik, nasıl gelişeceği ve nasıl sonuçlanacağı önceden bilinmez.
  • Kurallılık, gerçek yaşam kurallarının anlamını yitirdiği sadece oyun kurallarının geçerli olduğu bir yapıdır.
  • Yapılandırılmışlık, kurallı oyunlarda yeniden bir şey üretilmez.
  • Hayalî olma, yaşamdan farklı bir boyutta oynatılması
Oyunun Özellikleri

Oyunun Özellikleri


Faydalanılan Kaynaklar:

[1] Akyüz, E. (2012). Çocuk Hukuku. Ankara: Pegem Akademi.
[2] Aynal, Ş. Ö. (2017). Çocukta Oyun Gelişimi ve Yaratıcılık. M. E. [Ed] Deniz içinde, Erken Çocukluk Döneminde Gelişim [s. 340-380]. Ankara: Pegem Akademi.
[3] Ünal, M. (2009). Çocuk Eğitiminde Oyun Alanlarının Yeri ve Önemi. İnönü Üniversitesi Eğitim Fakültesi Dergisi, 95-109.
[4] Kaytez, N., & Durualp, E. (2014, Nisan). Türkiye'de Okul Öncesinde Oyun ile İlgili Yapılan Lisans Üstü Tezlerin İncelenmesi. Türk Eğitim Bilimleri Dergisi[2].
[5] Ergün, M. (1980). Oyun ve Oyuncak Üzerine- I. Milli Eğitim, 102-119
[6] Karakaya, Z. (2008). Dil Edinimi [Okul Öncesi Çocuklarda Dil ve Oyun Eğitimi]. Samsun: E Yazı Yayınevi.
[7] TDK/Türk Dil Kurumu. 7 Ağustos 2018 tarihinde http://www.tdk.gov.tr/index.php?option=com_gts&arama=gts&guid=TDK.GTS.5b... adresinden erişildi.
[8] Egemen, A., Yılmaz, Ö., & Akil, İ. (2004). Oyun, Oyuncak ve Çocuk. ADÜ Tıp Fakültesi Dergisi, 39-42.
[9] Pehlivan, H. (2005). Oyun ve Öğrenme. Ankara: Anı Yayıncılık.
[10] Binbaşıoğlu, C. (1997). Çocuk Eğitiminde Oyun. Çağdaş Eğitim, 19-21.
[11] Egitimpedia Anaokulu Çocuklarının Oyun Oynamayı Unutmalarına İzin Vermeyin!, 20 Kasım 2017 tarihinde, https://www.egitimpedia.com/anaokulu-cocuklarinin-oyun-oynamayi-unutmala... adresinden erişildi.
[12] Sığırtmaç, A. (tarih yok). Çocuk ve Oyun. 5 Haziran 2018 tarihinde Çukurova Üniversitesi Anaokulu: http://anaokulu.cu.edu.tr/__/file/3_COCUK_VE_OYUN.pdf adresinden erişildi.
[13] Öncü, E. Ç. (2011). Okul Öncesi Eğitimde Gelişim Odaklı Oyunlar ve Etkinlikler. Ankara: Eğiten Kitap.
[14] Ayaydın, A. (2011). Çocuk Gelişiminde Bir Oyun Olarak Sanat ve Resim. Elektronik Sosyal Bilimler Dergisi, 303-316.
[15] Oyun Çok Yönlü Bir Eylemdir, 7 Ağustos 2018 tarihinde http://www.hurriyetaile.com/cocuk/oyun-ve-aktiviteler/cocuklarin-oyun-ih... adresinden erişildi.
[16] Çakmak, A., & Elibol, F. (2011). Çocuk ve Oyun. Ankara: Vize Yayıncılık.
[17] Poyraz, H. (2003). Okul Öncesi Dönemde Oyun ve Oyuncak. Ankara: Anı Yayıncılık.
[18] Dönmez, N. B. (1992). Oyun Kitabı. İstanbul: Esin Yayınevi.
[19] Öztürk, A. (2001) Okul Öncesi Eğitimde Oyun. İstanbul: Esin Yayınevi
[20] Aksoy, A. B., & Çiftçi, H. D. (2014). Erken Çocukluk Döneminde Oyun. Ankara: Pegem Akademi.
[21] Huizinga, J. (1995). Homo Ludens. (M. A. Kılıçbay, Çev.) İstanbul: Ayrıntı Yayınları.

Görmeniz Tavsiye Edilir
Bu içerikler konuyla bağlantılı/benzer içeriklerdir.

Çocuk Gelişimi - Çocuk ve Oyun Dersi - Deneme Sınavı 1

Çocuk Gelişimi - Çocuk ve Oyun Dersi - Deneme Sınavı 1

Bu deneme sınavı aşağıdaki ünite ve konulardaki sorulardan oluşmaktadır:

Çocuk ve Oyun Dersi

Kategori: 

Çocuk ve Oyun

Çocuk Gelişimi Bölümü, Çocuk ve Oyun Dersi Ders Notları

Sosyal Medyada Bizi Takip Edin

Zircon - This is a contributing Drupal Theme
Design by WeebPal.