Yaşlanma aslında doğduğumuz andan itibaren vücudumuzun programlanmış olan görevlerinden birisidir. Hormonların karmaşık şekilde gerçekleşen etkileşimleri tarafından düzenlenir. Beslenme alışkanlığı (özellikle yağlı besin tüketimi), metabolizmanın genel işleyişi (serbest radikallerin oluşumu) ve fazla kilolar da yaşlanma etkisini hızlandıran etkenlerdir.
Ayrıca DNA yapısındaki belirli bölgeler de yaşlanmadan direkt olarak sorumludur. Her hücre bölünmesi sırasında hücre içerisindeki genetik madde, kendini yeni hücreye aktarabilmek amacıyla kopyalar. Işte bu kopyalama esnasında, genlerin uç noktalarındaki bazı özel bölgeler de kısalarak yeni hücreye geçer. Dolayısıyla, her hücre bölünmesinde ve yenilenmesinde bu özel bölgeler daha da kısalır ve bir süre sonra artık hücre yenilenmesi gerçekleşemez. Yaşlılarda yaraların geç iyileşmesi ve dokuların artık kendini yenileyememesi, bu nedene dayalıdır. Ayrıca metabolizmada işlevini yitiren ve eskisi gibi etkinlik sağlayamayan her aşama, yaşlanmayı hızlandırır. Vücut hücrelerine ve onların işleyişine zararlı etkisi bulunan her yabancı madde (alkol, sigara, radyoaktivite ve ağır metaller gibi çeşitli mutajen maddeler, vs.) hem direkt olarak hem de bağışıklık sistemini zayıflatmak suretiyle dolaylı olarak yaşlanmaya etkilidir. Belirli aşamalarda yapılan müdahaleler, yaşlanma etkisini yavaşlatabilir, ancak yaşlanmayı tam olarak önleyebilmek henüz mümkün değildir.
TÜBİTAK - Deniz Candaş