Yaprak dökümü başlamadan önce yapraklardaki bütün besleyici maddeler ağaç tarafından emilir. Böylece dökülen yaprakla birlikte pek çok besleyici maddenin israf edilmemesi sağlanır.
Her şey, günlerin kısalması ve o uzun bol güneşli yaz günlerinin geride kalmasıyla başlar. Artık eskiye oranla daha az güneş ışığı almaya başlayan yaprakta, bu değişimi ilk farkeden FİTOKROM adındaki moleküllerdir. Fitokromlar, ışığa son derece duyarlı yaratılmışlardır. Ve güneş ışıklarının azaldığını fark ettikleri anda, yaprak için yolun sonu görünür.
Yaprağın içinde etilen denen bir gaz salgılanmaya başlar. Bu, Güneş ışığından enerji üretebilen ue sadece bitki hücrelerinde bulunan KLOROFİLLERİN canına okuyan bir gazdır. Klorofiller azaldıkça yaprak, zaten iyice azalan güneş ışıklarından çok daha az enerji almaya ve besin üretmeye başlar. Sizin anlayacağınız, fabrika yavaş yavaş kapanmaktadır artık.
Havalar iyice soğumadan ve dondurucu kış mevsimi gelmeden yapraklar dökülmelidir. Çünkü, kışın topraktaki su donar, suya ulaşmak bitkiler için çok zor bir hâle gelir. Zaten iyice azalan su, yapraklardaki terleme ile kaybedilecek olursa, bitki çok kısa bir zamanda kurur ve ölür. Öyleyse yaprak dökümü aslında öyle trajik bir olay değildir. Tam tersine, koca bir ağacın yaşaması için son derece gereklidir.
Su kaybını önlemenin yanında yapraklar zaten kış mevsiminde, donacak ue parçalanacaktır. Öyleyse en iyisi onlardan bir an önce kurtulmaktır.