Trafik Lambaları Neden Kırmızı-Sarı-Yeşil'dir?

-A A +A

Trafik kuralları trafiği düzenlemek amacıyla vardır. Trafik kurallarına uyulmayan yerlerde sürekli bir karışıklık kendini gösterir. Ülkemizde bu dertten birçok kişinin muzdarip olduğu da aşikardır.

Trafik ışıklarının renkleri ve ne anlamlara geldiğini çocuklarımıza daha okula gitmeden önce anlatırız ki herhangi bir problem yaşamasınlar, ne zaman geçilir, ne zaman beklenir bilsinler diyerek.

Peki bu trafik ışıklarının renkleri neden kırmızı-sarı-yeşil olarak belirlenmiştir? Bakalım lüzumsuz bilgiler ansiklopedisinde konuyla ilgili neler varmış?

Trafik ışıkları uygulaması, önceleri demiryollarının trenleri kontrol için uyguladığı sinyaller Örnek alınarak başlamıştır. Demiryolları idaresi kırmızı rengi 'dur' sinyali olarak seçmişti. Kırmızı renk kan rengi olduğundan asırlar boyu tehlikenin, tahribatın ve ölümün simgesi olmuştur. Demiryolları ilk faaliyete geçtiği 1830'lu yıllarda 'ikaz' ışığının rengi yeşil, 'geç' ışığının ise beyazdı.

Bir süre sonra beyaz sinyal problem yaratmaya başladı. Beyaz renkli 'geç' sinyali diğer sokak lambaları ile karıştırılabiliyordu. Ama daha da kötüsü 'dur' işaretlerine konulan kırmızı mercekler yerlerinden düşünce ışık beyazlaşıyor, 'geç' sinyali olarak algılanıyor ve kazalara yol açabiliyordu.

Sonunda demiryolcular kırmızıyı 'dur', yeşili 'geç' sarı rengi de 'ikaz' sinyali olarak kullanmaya başladılar. Bilindiği gibi sarı, renk spektrumu içinde en göz alıcı renktir. Böylece makinist bir sinyalin bulunması gereken yerde beyaz ışığı görürse, bir şeylerin yanlış olduğunu anlıyor ve tedbirini alıyordu.

Karayollarına gelince, yollarda sadece atların ve at arabalarının bulunduğu tarihlerde bile dünyanın büyük şehirlerinde trafik sorundu. İlk trafik lambası otomobillerin ortaya çıkmasından çok önce 1868'de Londra'da kullanıldı. Gazla yakılan ve bir eksen etrafında döndürülebilen kırmızı ve yeşil lambalar bir yıl sonra patlayıp, kendilerini çeviren polisi de yaralayınca bu uygulama ortadan kalktı.
Ama öte yandan otomobillerin ortaya çıkması ve şehirlerde dolaşmaya başlamalarıyla birlikte durum iyice kötüleşti. Çeşitli şehirlerde değişik uygulamalar yapıldı. Demiryollarındaki uygulama örnek alındı ama demiryollarında birbirine paralel iki hat vardı. Bu sistem iki yolun kesiştiği kavşaklarda işe yaramıyordu.

Sonunda günümüzdekilere benzeyen ilk elektrikli otomatik trafik lambasını, ilkokul mezunu ve ABD'deki Cleveland'da otomobil sahibi ilk siyah olan Garrett Morgan geliştirdi. 1914'de ilk denemelerine başlayan Morgan 1923'de de patentini aldı. Morgan 1963'de ölümünden az önce patentini 40 bin dolara General Electric firmasına sattı.

Morgan'ın lambaları demiryollarına benzer şekilde bir "T" üzerinde kırmızı ve yeşil iki lambadan ibaretti. Çok geçmeden ikaz anlamında sarı lamba da ilave edildi ve uygulama bütün dünyaya süratle yayıldı.

Aradan geçen yıllara rağmen sarı renk hala 'ikaz' anlamındadır ama günümüz sürücüleri onu 'geç' sinyali olarak algılıyorlar.

Özellikle gelişmemiş ya da gelişmekte olan ülkelerde bu problem çok büyüktür. Ülkemizde de aynı sıkıntı mevcuttur maalesef. Bununla ilgili bir olay anlatılır ne kadar gerçektir bilinmez ama aktaralım bu olayı da;

Japon turistler Türkiye'ye gelirler. Trafikten pek hoşnut olmazlar tabi. Kendileriyle görüşülürken bir turist şunu ifade eder; "Türkiye'de trafik ışıkları bile farklı anlam ifade ediyor, kırmızı: dur demek, sarı: korna çal demek, yeşil: geç demek". Buradan anladığımız sabırsızlığımızın hat safhada olduğudur. Umarız eğitim ile düzelir bu dertlerimiz.


Kaynak:
Lüzumsuz bilgiler ansiklopedisi - Cilt 1 - Sayfa 6, 7

Sosyal Medyada Bizi Takip Edin

Kitap Gezintisi

Zircon - This is a contributing Drupal Theme
Design by WeebPal.